Atasözleri T
Tabak sevdiği deriyi taştan taşa çalar: Kişinin yakınlarına, sevdiklerine olan sert davranışları onların iyiliği içindir.
Takke düştü, kel göründü: Bir ayıbı gizleyen şey ortadan kalktığı zaman işin gerçeği ortaya çıkar.
Talihsiz hacıyı Araf'ta yılan sokar: Bir kişiye bir şey nasip olmamışsa onun amacına en yakın olduğu yerde başına olmadık bir şey gelir. Bu kişi bu şekilde o amacını gerçekleştirmez.
Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır: Kötü yollardan geçinen kişiler onlara bu menfaati sağlayan ortam ortadan kaybolunca hiçbir iş yapamazlar.
Tandır başında bağ dikmek kolaydır: Önemli şeyler hayal kurmakla gerçekleşmez.
Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz: Bir işe bir katkı sunmayan onda emeği olmayan kişinin ondan edilecek hasılatta pay sahibi olmaya hakkı yoktur.
Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın: Çiftçi için en iyi tarla suya yakın olandır. Bundan iyisi de güvenlik gerekçesiyle bu tarlanın eve yakın olmasıdır.
Tas yere düşmeden çanlanmaz: Bir şey veya bir kişi hakkında ortada bir dedikodu varsa bu tamamen asılsız olmayabilir. Kötü bir şey olmasaydı bunların ortaya çıkma ihtimali olmazdı.
Taş altında olmasın da dağ ardında olsun: İnsanları tam anlamıyla ölüm ayırır. Kişiler ne kadar birbirlerinden uzak yerlerde olsalar da kavuşmaları her an mümkündür.
Taş taş üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: Aynı evde oturan faklı aileler arasında mutlaka anlaşmazlıklar olur. Onların birbirleriyle geçinmeleri mümkün değildir.
Taş yerinde ağırdır: Kişi yetiştiği büyüdüğü çevrede herkesçe kadri bilinen biri haline gelir. Başka yerlerde sıradan biri gibi muamele görür.
Taşıma su ile değirmen dönmez: Sürekliliği olan büyük işler kuvvet ve güç gerektirir. Çevreden yapılan geçici yardımlarla bu işler yürümez.
Tatarın kılavuza ihtiyacı yoktur: Yolunu, işini iyi bilen kimsenin kimseye ihtiyacı olmaz.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır: Güzel söz, tatlı dil en kötü kişiyi bile yumuşatır, onun kötülük yapmasını önler.
Tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi olur: Sonunu düşünmeden sevdiği, hoşuna giden şeyleri yapan kişiler sonunda bunun sıkıntısını çeker.
Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin: Bir nesne işe yaramıyorsa ufak tefek çabalarla onu bir şeye benzetmek mümkün değildir. Aptal kişiyi de sözle söylemle akıllı biri haline getirmek mümkün değildir.
Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış: Bir kişinin bir kişiye küsmesi ve bu kişinin de buna aldırmaması, bunu önemsememesi anlamında kullanılır.
Tavşanı tazı tutar, çalının avcı satar: Bazıları kendi emri altında iş gören kişinin elde ettikleri başarıları kendi başarısıymış gibi gösterir.
Tavuğun sadakası bir yumurta: Herkesin bütçesine göre mutlaka birine yardım edeceği bir şeyi olur.
Tavuk kaza bakarsa kıçı yırtılır: Başkalarından geri kalmamak için kendi gücünü aşan işlere girişen kişilerin sonu hüsran olur.
Tay yetişmedikçe ata paha biçilmez: Bir şeyin alternatifi yoksa o şey en pahalı, en değerli şey olur.
Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur: Akıllı, bilgili işçi, başarılı olamayacağı yönetim işlerinden uzak durur. Böyle bir şeyin sonunun iyi olmayacağını önceden akıl eder.
Taze bardağın suyu soğuk olur: Bir yerde yeni olan kişiler, nesneler oradaki kişiler tarafından hoş görünür.
Tebdil-i mekânda ferahlık vardır: Kişi, yer değiştirince ferahlar, kendini daha mutlu ve başka hissetmeye başlar.
Tek kanatla kuş uçmaz: Bir işin iyi sonuç vermesi için gerekli araç ve gereçler tamam olmalıdır. Bazı işler tek başına yapılamaz, bu işlerin yapılması için mutlaka bir yardımcı gerekir.
Tekkeyi bekleyen çorbayı içer: Bir işte sıkıntılara katlanan emek harcayan gayret gösteren kişiler bunun mükafatını mutlaka görür.
Tembele iş buyur sana akıl öğretsin: Bir işi yapmak için bir emek sarf etmeyen o girişim ve ruhtan yoksun kişiler-tembeller- kendilerine bir görev verildiği zaman bunu yapmazlar. Bilakis kişiye akıl vermeye çalışırlar.
Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş: Tembel, en zorunlu işleri dahi yapmaz. Bunları da başkalarının yapmasını bekler.
Temiz iş altı ayda çıkar: Bir iş güzelce ve doğru dürüst yapıldığı zaman biraz zaman alır.
Tencere dibin kara, seninki benden kara: Kötülükte, kusurda sen, benden çok daha betersin.
Tencere tava, herkeste bir hava: Herkes kendi bildiği gibi davranıyor. Kimse kimsenin dediğine uymuyor. Ortada bir birliktelik söz konusu değildir.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş: Kötü kişiler, kötü davranışları olan kişiler bir şekilde bu özellikleri olan kişileri bulur.
Terazi var, tartı var; her bir şeyin vakti var: Her şeyin bir zamanı, ölçüsü ve yeri vardır.
Tereciye tere satılmaz: Bir işin ustasına o işi nasıl yapılacağı öğretilmez.
Terzi kendi söküğünü dikemez: Kişi, mesleği itibariyle yerine getirdiği hizmet konusunda iş kendisine gelince onu yapmaya zaman ve fırsatı bulamaz.
Terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış: Rahat görünen öyle işler vardır ki bu işlerle uğraşanların dinlenmesi, bazıları için yorucu olan davranışlarla olur.
Teşbihte hata olmaz: Bazı şeyleri daha somut hale getirip anlaşılmasını sağlamak veya anlatıma güç katmak için yapılan benzetmelerde hata olmaz. Kimse bunu yanlış anlamamalıdır. Buna farklı farklı anlamlar yüklememelidir.
Tevekkelin gemisi batmaz: Gereken tedbirleri alan sonrasını Allah'a bırakan kişiler rahat eder.
Teyze, ana yarısıdır: Kişinin anne şefkati ve ilgisini bulabileceği kişilerden birisidir teyzesi.
Tırnağın varsa başını kaşı: Kişi, başkasından yardım beklememelidir. Bir işte kendi imkânları varsa işlerini bu imkânlarla yerine getirmelidir.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır: Kişi nereye giderse gitsin, nerede yaşarsa yaşasın sonunda kendi öz memleketine, bulunduğu çevreye döner, orada yaşamaya başlar.
Tok, acın halinden bilmez: Bir kişinin bir şeyi tam olarak anlayabilmesi ancak ilgili kişinin durumuna düştüğü zaman ortaya çıkar. Yani, bu durumu bizzat yaşaması gerekir. Sürekli varlık içinde yaşayan kişiler fakir, yoksul kişilerin halinden anlamazlar.
Tok iken yemek yiyen mezarını dişiyle kazar: Kişinin sağlığı için en olumsuz şeylerden biri de tok iken yemek yemektir.
Topalla gezen aksamak öğrenir: Kötü kişilerle arkadaşlık kuranlar mutlaka onlardan bir kötülük kaparlar.
Toprağı işleyen ekmeği dişler: Çalışan, emek veren kişiler sonunda o nimetten tadar, ona ulaşır.
Turpun sıkısından seyreği iyidir: Her şeyin azı gibi, görüşme ve ziyaretlerin de aralıklı olanı makbuldür.
Tutulan sakal yolunur: Bir işte yanlış yapan kişi kendini ele verdi mi gereken cezayı çeker.
Tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur: Bir insan iyilik gördüğü kişiye kötülük ederse günün birinde Allah tarafından cezalandırılır. Başına bir şey gelir.