Esmâ-ul Hüsnâ
ESMA-UL HUSNA (Allah’ın 99 İsminin Manası)
“ALLÂH”:İlâhlıkla vasıflanmış olan yani ibâdete müstehak (lâyık) olandır. (13/62)
“ER-RAHMÂN”: Allâh’ın has olan isimlerindendir. Başkası bu isimle isimlendirilmez, caiz değildir, küfürdür. Dünyada O’nun rahmeti bütün Mü’min ve kâfir olanları kapsar. Ahirette ise sadece Mü’minlere rahmet edendir. (1/3)
“ER-RAHÎM”: Ahirette sadece Mü’minlere rahmet edendir. (33/43)
“EL-MELÎK”: O’nun mülkü tam olup, ezelî ve ebedîdir; fakat kula verilen mülk fâni olacaktır. (20/114)
“EL-GUDDÛS: Ortak, oğul ve yaratılmışların sıfatlarından, mekân ve zamana ihtiyacı olmaktan münezzehtir. Her şeyi O yarattı.Yine bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.(59/23)
“ES-SELÂM”: Bütün noksanlıktan, kötülükten, zulüm etmekten, çocuk ve eş edinmek gibi şeylerden münezzehtir. (59/23)
“EL-MÜ’MİN”: Kullarına vaad ettiği şeyleri yerine getirendir.(59/23) “EL-MUHEYMİN”:Yaratmış olduğu varlıkların, ister fiilen, ister sözlü, ister itikâdi olarak yapmış oldukları şeylere şahit olandır. (59/23)
“EL-AZÎZ”: Devamlı gâlip olan ve mağlup olması mümkün olmayan ve yenilmeyendir. (14/4)
EL-CABBÂR”: Mahlûkatların ihtiyaçlarını giderendir. Başka tefsire göre, dilediğini yerine getirmekte engel olunamayandır.
“EL-MUTEKEBBİR”: Azîm ve yüce olandır. Mahlûkatların sıfatlarından münezzeh olup, kötü kulları mahfedendir. (59/23)
“EL-HÂLIG”: Her şeyi yoktan var edendir. Bu manada Allah’tan başka yaratıcı yoktur. (35/3)
“EL-BÂRİ’ “: Herhangi bir yaratığın daha önce örneği olmadan, bütün yaratılmışları yoktan var edendir.(59/24)
“EL-MUSAVVİR”: Tasvir eden; yani her şeye bir sûret, biçim ve şekil, verendir.(59/24)
“EL-ĞAFFAR”: Günahları affedendir. (39/5)
“EL-GAHHÂR”: Ölümle bütün mahlûkatları yenendir. (13/16)
“EL-VEHHÂB”: Nîmetleri hep karşılıksız veren, itaat edenleri kendi keremiyle mükâfatlandırandır. (38/9)
“ER-REZZÂG”: Bütün mahlûkatlara rızklarını ulaştıran. Rızkı bütün mahlûkatı kapsayandır. (51/58)
“EL-FETTÂH”: Kullarının her zorluklarını, müşkülatlarını açan, kolaylaştırandır. (34/26)
“EL-ÂLİM”: Mahlûkatların idrak edemedikleri her şeyin künhüne (özüne) vakıf olan. Her şeyi zerresine, en ince noktasına kadar bilendir. (4/26)
“EL-GÂBİD”: Hikmeti ile kullarının rızklarını azaltan, daraltandır. (2/245)
“EL-BÂSİT”: Hikmeti ile kulların rızklarını açan, genişleten, rahatlatandır. (2/245)
“EL-HÂFİD”: Kötü insanları yukarıdan aşağıya indiren, düşüren ve mütekebbirleri (kibirlenenleri) alçaltandır.
“ER-RÂFİA”: Evliyaların yapmış oldukları taat (ibadet) nedeniyle onları yükselten, yüceltendir.
“EL-MUÎZZ”: Evliyalarına ebedi olan Cennet’te izzet ve şeref bahşedendir. (3/26)
“EL-MUZİLL”: Kâfirlerin ebediyen Cehennemde kalmalarını sağlayan, onları mahfeden, zelil ve hâkir kılandır.
“ES-SEMİÛ”: Açık olsun, gizli olsun nefislerde geçen sesleri ( iç konuşmaları), keyfiyet, kulak veya başka bir âlet olmaksızın, her şeyi işitendir. Aynı anda duaları kabul edendir. (40/20)
“EL-BASÎR”: Göz, keyfiyet veya bakla bir âlet olmaksızın her şeyi görendir. (42/11)
“EL-HAKEM”: Kıyamet gününde kullar arasında hükmedendir. O günde O’ndan başka hükmeden hiç kimse yoktur. Adaletle hükmedendir. (10/109)
“EL-ADL”: Zulüm etmekten münezzeh olandır.
“EL-LATÎF”: Kullarına çok lütuf eden. Kullarına hiç ummadıkları bir yerden ihsanda bulunandır. (6/ 103)
“EL-HABÎR”: Her şeyin tümünü ve ayrıntısıyla bilendir. Her şeyin hakikatini bilen olup ondan hiçbir şey gizlenemeyendir. Kim bunu inkar ederse kâfir olur. (6/ 73 )
“EL-HALÎM”: Kudreti her şeye yettiği halde çok affedendir. (22/ 59)
“EL-AZÎM”: Şanı yüce, cisimlerin sıfatlarından münezzeh olandır. (42/ 4)
“EL-ĞAFÛR”: Çok mağfiret edendir. (15/ 49)
“EŞ-ŞEKÛR”: Taatları az işleyenlere karşılık çok sevap verendir. (35/ 34)
“EL-ALİYY”: Allâh-u Teâla kudretiyle mahlûkatlardan üstündür. Ancak mekân bakımından yüksek olduğunu vasfetmek imkânsızdır. Çünkü Allâh mekândan münezzehtir ve mekânı yaratan O’dur. İbni Mansur “Lisanul Arap” adlı kitabında şöyle diyor: “Bu konudaki kelimenin manası yücedir.” (42/4)
“EL-KEBÎR”: Şânı pek büyük. Allâh-u Ekber’in manası: “Allâh her şeyden, şân bakımından büyüktür.” (34/23)
“EL-HAFÎZ”: Dilediği kişileri şerden, kötülükten ve helâk olmaktan koruyan, muhafaza edendir. (34/21) “EL-MUGÎT”: Bütün mahlûkatın rızklarını verendir.(4/85)
“EL-HASÎB”: Bütün kullarını yaptıkları amellerle hesaba çekendir. (4/6)
“EL-CELÎL”: Celâlet ve ululukla vasıflanmış olandır.
“EL-KERÎM”: İkrâmı çok ve ihsânı bol olandır. Karşılıksız verendir. (82/6)
“ER-RAGÎB”: Her şeyi murakabesi (gözetimi) altında tutan ve murakabesinden hiçbir şey gizli olamayandır. (4/1)
“EL-MUCÎB”: Kendisine yalvaranlara ve dua edenlere istediklerin, verendir. (11/61)
“EL-VASİ”: Rızkı, bütün mahlûkatları kapsayandır. (24/32)
“EL-HAKÎM”: Her şeyi ezelde dilediği gibi yaratan, çünkü ezelde her şeyin sonunun nasıl olacağını bilendir. (4/26)
“EL-VEDÛD”: Kendisine itaat eden kullarına lütfeden, onlardan razı olan ve onların amellerini kabul edendir. (85/14)
“EL-MECÎD: Şânı yüksek ve kerîm olandır. (11/73)
“EL-BAÎS”: Mahlûkatları öldükten sonra diriltip kıyamet gününde toplayandır. (22/7)
“EŞ-ŞEHÎD”: Hiçbir şey O’nun ilminden gizlenemeyendir. (22/17)
“EL-HAGG”: Varlığı kesin ve varlığında şüphe olmayandır. (24/25)
“EL-VEKÎL”: Kulların rızklarını sağlayan ve onların durumlarını bilendir. (4/81)
“EL-GAVİYY”: Kudreti tam olandır. O’nu hiçbir şey âciz kılamaz. Allâh hakkında güçtür veya kudrettir denilmez; O güç ve kudret sıfatıyla vasfedilendir. (22/40)
“EL-METÎN”: Hiç yorulmayandır. (51/58)
“EL-VELİYY”: Mü’min olan kullarına yardım edendir. Peygamberle ve onlara tâbi olanlar mânen kazançlıdırlar, çünkü onların sonu iyi ve güzeldir. (42/28)
“EL-HAMÎD”: Hamd ve senâya müstahak olandır. (31/2)
“EL-MUHSİ”:Her şeyin sayısını bilendir.(72/28)
“EL-MUBDİ”: Her şeyi yoktan var edendir. (85/13)
“EL-MUÎD”: Yarattıklarını hayattan sonra ölüme, ölümden sonra hayata döndürendir. (85/13)
“EL-MUHYΔ: Ölü parçalardan nesneyi yaratan, çürümüş olan cesetleri kıyamet gününde onlara can iade etmekle diriltendir. (45/26)
“EL-MUMÎT”: Hayatta olanları öldüren, sağlıklı ve güçlü olanları ölümle yok edendir. (45/26)
”EL-HAYY”: Varlığı ezelî hayatla mavsuf olandır.O’nun hayatı bizim hayatımız gibi değildir. İmam Ebu Cafer et Tahavi “Akidesi”nde şöyle buyuruyor ” Her kim Allâh’ı insanlara kullanılan sıfatlar ile vasfederse, küfre düşmüş olur.” (40/65)
“EL-GAYYÛM”: Değişmeyen, fâni olmayan ve her şeyi idare edendir. (2/255)
“EL-VÂCİD”: Gani, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır.
“EL-MÂCİD”: Şanı ve kadri yüksek, keremi bol olandır.
“EL-VÂHİD”: Tek olan, Uluhuyet (İlahlık) de ve ezeliyet (başlangıçsızlık) de ortağı olmayandır. (38/65)
ES-SAMED”: Hiç kimseye ihtiyacı olmayandır. Musibetlerde O’na dönülendir. (122/2)
“EL-GADİR”: Âcizlikten ve yorulmaktan münezzeh olan, her şeye gücü, kudreti yetendir. Hiçbir şeyden âciz olmayandır. (3/165)
“EL-MUGTEDİR”: Her şeye kâdir olandır. O’na hiçbir şey mâni olamaz. (54/42)
“EL-MUGADDİR”/”EL-MU’EHHİR”: Hikmeti ile dilediğini ileri alır ve yine dilediğini geri bırakandır. İmam Buhâri ve İmam Müslim’in rivâyet ettikleri bir Hadis-i Şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “Ey Allâh’ım! El-Mugaddim ve el Mu’ehhir sensin”
“EL-EVVEL”: İlk olan varlığının başlangıcı olmayandır. (57/3)
“EL-ÂHİR”: Varlığının sonu olmayan, mahlûkatları fâni olduktan sonra, ebediyen kalan ve ölmeyendir. (57/3)
“EZ-ZÂHİR”: Mekân, şekil ve keyfiyet ile değil, kudret, kuvvet ve galebe ile her şeyden üstün olandır. Mekân şekil ve keyfiyet mahlûkatların sıfatlarıdır. (57/3)
“EL-BÂTİN”: Keyfiyetleri ve şekilleri yaratan, O’nun hakkında keyfiyet ve şekil düşünülmeyendir. (57/3)
“EL-VELΔ: Her şeyin mâliki olandır. Meşieti (dilemesi, isteği) her şeye tesir edendir.
“EL-MUTEÂLİ”: Yaratılmışların sıfatlarından münezzeh olan ve yaratılmışları tam olan kudret sıfatıyla kahredendir. (13/9)
“EL-BERR”: Kullarına ikram ve ihsanı bol olan, onların biri şükreder, biri de küfreder. (52/28)
“ET-TEVVÂB”: Tövbeleri kabul edendir. (9/104)
“EL-MUNTEGİM”: Cezalandırmayı dilemiş olduğu zâlim kullarını şiddetli bir şekilde azaplandırandır. O adaletle hükmedendir. (3/4)
“EL-AFUVV”: Günahları affeden, Günah işleyenleri kerem ve ihsanıyla bağışlayandır. (22/60)
“ER-RAÛF”: Merhameti çok olandır.(16/7)
“MÂLİKUL MULK”: Dünyada bazı kullarına verdiği mülkün, tekrar O’na dönmesi. (3/26)
“ZUL CELÂLİ VEL İKRÂM”: Şânı yüceltilmeye müstehak olan, O’nun varlığı inkâr edilmeyen ve Kıyamet gününde iman edenler felah, nur ve ihsanıyla ikram edendir. (55/27)
“EL-MUGSİT”: Hükmünde âdil, zulümden münezzeh olan yaptığından sual edilmeyendir.
“EL-CÂMİA”:Şüphesi bulunmayan, Kıyamet gününde mahlûkatları toplayandır. (3/9)
“EL-ĞANİYY”: Mahlûkatları O’na muhtaç, mahlûkatlarına muhtaç olmayandır. (47/38)
“EL-MUĞNΔ: İnsanların ihtiyaçlarını yaratıp, onları rızklandırandır. (53/48)
“EL-MÂNİA”: Dilediği kimseden, dilediği şeyi men edendir.
“ED-DÂRR”: Dilediği kişilere zarar vermeye kâdir olandır.
“EN-NAFİA”: Dilediği kişilere hayır vermeye kâdir olandır.
“EN-NÛR”: Sapıklıkta olan kişiyi karanlıktan kurtarıp, hidayet nûru ile aydınlatandır. Allâh-u Teâla şöyle meâlen buyuruyor: “Allâh göklerin ve yerlerin ehlini iman nuruna hidayet edendir.” Allâh ışık veren nur anlamında değildir. Çünkü Allâh hiçbir şeye benzemez ve nûru O yarattı.
“EL-HÂDİ”: Kullarından dilediğine hidayet vermekle minnet edendir. (10/25)
“EL-BEDÎA”:Örnek ve misalsiz olarak mahlukatları icât edendir. (2/117)
“EL-BÂGΔ: Varlığının yok olması imkânsız olup, bunun hilafı alken kabul edilmeyendir. (55/27)
“EL-VÂRİS”: Mahlûklar fâni olduktan sonra bâki olandır. (15/23)
“ER-RAŞÎD”: Mahlûkatlara fayda veren şeylere delalet edendir.
“ES-SABÛR”: Günahkârları hemen cezalandırmayan, bilirli bir zamana erteleyendir.
“EL-EHAD”: Mahlûkatların sıfatlarından münezzeh olan, ezeliyet (başlangıçsızlık) te ortağı olmayandır. İmam Buhâri’nin rivayet ettiği Hadi-i Şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “ Allâh vardı, Ondan başka hiçbir şey yoktu.” (112/1)
“ER-RAB”: Her şeyin mâlikidir. (112/1)
“EL-GÂHİR”: Bütün mahlûkatlarına kudreti ve hükmü ile gâlip gelendir. (6/61)
“EL-MUCÎB”: Fazlıyla, nîmetleriyle ve keremiyle duayı kabul edip, nimetleri verendir. (11/61)
“EL-KÂFΔ: Dertlilerin derdini gideren ve üzerlerinden zararı defedendir. O’nun yardımı ,başkasının yardımı olmadan kâfi (yeterli) olandır. (39/36)
“ED-DÂİM”: Bâki olandır.
“ES-SÂDİK”: Dediği ve vaad ettiği her şeyde sâdık olandır. Allâh bir şeyin olacağını bildirmişse, muhakkak ki olacaktır. (4/122)
“EL-MUHÎT”: Kudreti ve ilmi ile her şeyi kapsayandır. Hiçbir şey O’nun ilminden gizlenmez.(41/54)
“EL-MUBÎN”, ”EZ-ZÂHİR”in manasındadır: Yani mekân, şekil ve keyfiyet ile değil, kudret, kuvvet ve galebe ile her şeyden üstün onladır. Çünkü mekân, şekil ve keyfiyet mahlûkların sıfatlarıdır. (57/3),(24/25)
“EL-GARÎB”: Yaratıklarından ilmiyle yakın olandır. İmam Ebû Hanife’nin dediği gibi itaat eden, Allah’a keyfiyet olmaksızın yakındır. (34/50)
“EL-FATİR”: Her şeyi yaratan, yoktan var dedndir. (35/1)
“EL-ALLEM”, ”EL-ALÎM”’in manasındadır.Yani, her şeyi zerresine, en ince noktasına kadar bilendir. (9/78)
“EL-AFUVV”: Günahları affeden, Günah işleyenleri kerem ve ihsanıyla bağışlayandır. (22/60)
“ER-RAÛF”: Merhameti çok olandır.(16/7)
“MÂLİKUL MULK”: Dünyada bazı kullarına verdiği mülkün, tekrar O’na dönmesi. (3/26)
“ZUL CELÂLİ VEL İKRÂM”: Şânı yüceltilmeye müstehak olan, O’nun varlığı inkâr edilmeyen ve Kıyamet gününde iman edenler felah, nur ve ihsanıyla ikram edendir. (55/27)
“EL-MUGSİT”: Hükmünde âdil, zulümden münezzeh olan yaptığından sual edilmeyendir.
“EL-CÂMİA”:Şüphesi bulunmayan, Kıyamet gününde mahlûkatları toplayandır. (3/9) “
EL-ĞANİYY”: Mahlûkatları O’na muhtaç, mahlûkatlarına muhtaç olmayandır. (47/38)
“EL-MUĞNΔ: İnsanların ihtiyaçlarını yaratıp, onları rızklandırandır. (53/48)
“EL-MÂNİA”: Dilediği kimseden, dilediği şeyi men edendir.
“ED-DÂRR”: Dilediği kişilere zarar vermeye kâdir olandır.
“EN-NAFİA”: Dilediği kişilere hayır vermeye kâdir olandır.
“EN-NÛR”: Sapıklıkta olan kişiyi karanlıktan kurtarıp, hidayet nûru ile aydınlatandır. Allâh-u Teâla şöyle meâlen buyuruyor: “Allâh göklerin ve yerlerin ehlini iman nuruna hidayet edendir.” Allâh ışık veren nur anlamında değildir. Çünkü Allâh hiçbir şeye benzemez ve nûru O yarattı.
“EL-HÂDİ”: Kullarından dilediğine hidayet vermekle minnet edendir. (10/25)
“EL-BEDÎA”:Örnek ve misalsiz olarak mahlukatları icât edendir. (2/117)
“EL-BÂGΔ: Varlığının yok olması imkânsız olup, bunun hilafı alken kabul edilmeyendir. (55/27)
“EL-VÂRİS”: Mahlûklar fâni olduktan sonra bâki olandır. (15/23)
“ER-RAŞÎD”: Mahlûkatlara fayda veren şeylere delalet edendir.
“ES-SABÛR”: Günahkârları hemen cezalandırmayan, bilirli bir zamana erteleyendir.
“EL-EHAD”: Mahlûkatların sıfatlarından münezzeh olan, ezeliyet (başlangıçsızlık) te ortağı olmayandır. İmam Buhâri’nin rivayet ettiği Hadi-i Şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “ Allâh vardı, Ondan başka hiçbir şey yoktu.” (112/1)
“ER-RAB”: Her şeyin mâlikidir. (112/1)
“EL-GÂHİR”: Bütün mahlûkatlarına kudreti ve hükmü ile gâlip gelendir. (6/61)
“EL-MUCÎB”: Fazlıyla, nîmetleriyle ve keremiyle duayı kabul edip, nimetleri verendir. (11/61)
“EL-KÂFΔ: Dertlilerin derdini gideren ve üzerlerinden zararı defedendir. O’nun yardımı ,başkasının yardımı olmadan kâfi (yeterli) olandır. (39/36)
“ED-DÂİM”: Bâki olandır.
“ES-SÂDİK”: Dediği ve vaad ettiği her şeyde sâdık olandır. Allâh bir şeyin olacağını bildirmişse, muhakkak ki olacaktır. (4/122)
“EL-MUHÎT”: Kudreti ve ilmi ile her şeyi kapsayandır. Hiçbir şey O’nun ilminden gizlenmez.(41/54)
“EL-MUBÎN”, ”EZ-ZÂHİR”in manasındadır: Yani mekân, şekil ve keyfiyet ile değil, kudret, kuvvet ve galebe ile her şeyden üstün onladır. Çünkü mekân, şekil ve keyfiyet mahlûkların sıfatlarıdır. (57/3),(24/25)
“EL-GARÎB”: Yaratıklarından ilmiyle yakın olandır. İmam Ebû Hanife’nin dediği gibi itaat eden, Allah’a keyfiyet olmaksızın yakındır. (34/50)
“EL-FATİR”: Her şeyi yaratan, yoktan var dedndir. (35/1)
“EL-ALLEM”, ”EL-ALÎM”’in manasındadır.Yani, her şeyi zerresine, en ince noktasına kadar bilendir. (9/78)