Atasözleri M
Mahkeme kadıya mülk değil: Kamu görevini yürüten kişiler o makamlarda sonsuza kadar kalmaz. Zamanla biri gider bir başkası gelir.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: Can gittiği zaman yani insan öldüğü zaman hiçbir şey o canı geri getiremez. Servet, varlık yok olduğu zaman bir şekilde geri getirilebilir.
Mal canın yongasıdır: İnsan, malına, varlığına gelen zarardan, canına gelmiş gibi acı duyar. Verdiği emekten dolayı malı onun bir organı kadar değerli olur gözünde.
Mal istersen bedeninden, evlat istersen belinden: Kişinin gerçek malı kendi emeğiyle kazandığı, gerçek evladı da kendisinden doğandır. Yani öz olandır.
Mal malamatı örter: Zenginlik, servet kişinin ayıplarını ve kusurlarını örter.
Malı ongun olanın adı angın olur: Malından çok ürün alan kişinin ismi, namı her yerde duyulur.
Marifet iltifata tabidir: Başarılı kişiler desteklenip takdir görürlerse daha iyi işler yaparlar.
Mart ayı, dert ayı: Mart ayı, mevsim değişikliğinin olduğu ay olduğu için bu ayda hastalıklar baş gösterir. Kişiler için sıkıntılı bir ay olur.
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz: Kışın önemli hastalıkları ancak mart ayının bitmesiyle ortadan kalkar.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: Mart, esasında bahar ayı olduğu için kişiler ısınmak için bu ayı bahar ayından sayarlar. Bu ayda ısınma için mevcut odunlar tükendiğinden kazma ve kürekler yakacak olarak kullanılır.
Maşa varken elini ateşe sokma: İşi tehlikesiz bir şekilde yapmak varken tehlikeli yoldan o işi yapmamak gerekir.
Mayasız yoğurt tutmaz: Her şey için mutlaka belli bir sermayenin, ana malın olması gerekir.
Mektepten çıkan eşek marsıvandan çıkmaz: Ne kadar okusalar da bazı kişilerin söz ve davranışları cahillerin söz ve davranışları gibidir.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz: Azimle ve merakla bir işe başlandığı zaman o işte her şekilde başarı elde edilir.
Merdiven basamak basamak çıkılır: En yüksek makamlara belirli bir sıra gözetilerek çıkılır.
Merhametten maraz doğar: Kimi kişiler için yapılan iyilik, onlara gösterilen yumuşak yüz, ince davranış bir şeye yaramaz. Hatta onların kişiye kötülük yapmalarına neden olabilir.
Meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş: Uygun olmayan işlerde çalışana ancak onun meslektaşları ona şahit olabilir.
Meyveli ağacı taşlarlar: Toplum hayatında başarılı, bilgili, beceri sahibi kimseler çoğunlukla kıskançlık uyandırırlar ve onlara saldıran çok olur.
Mezar taşı ile övünülmez: İnsan, geçmişteki atalarıyla değil de kendisiyle övünmelidir. Kendi yaptıklarıyla ön plana çıkmalıdır.
Mızrak çuvala sığmaz: Göz önünde olan herkesçe bilinen gerçeklerin saklanmaya çalışılması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi olasılık dışıdır.
Milletin ağzı torba değil ki büzesin: Başkalarının söyleyeceklerine engel olmak mümkün değildir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar: Büyük bir suç işleyen ya da yolsuzluk yapan kişi önceden onu gizleyecek önlemleri alır. Böylece bu suç veya yolsuzluk kolay kolay ortaya çıkarılamaz.
Mirasa nereye gidiyorsun demişler, esip savurmaya demiş: Kişi kendi emeğiyle kazandığı parayı kolay kolay harcamaz. Miras kalan parayı da ham vurup harman savurur ve hemen bitirir.
Miri malı balık kılçığıdır, yutulmaz: Devlet malını gözetmeyen onu yanlış kullanan kişi er veya geç bunun bedelini öder.
Misafir ev sahibinin kuzusudur: Misafir, her konuda ev sahibine göre hareket eder.
Misafir misafiri istemez, ev sahibi ikisini de: Misafir, kendisinin misafir olduğu bir yerde bir başka misafirin gelmesini istemez. Ev sahibi ise her ikisini de istemez.
Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır: Yüce yaradan, gönlü geniş, mert insanlara yani misafir ağırlayanlara fazladan rızık verir.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer: Misafir, ev sahibine tabi olduğundan kafasında çok farklı şeyler geçse de ev sahibi neyi ikram ederse onu alır.
Mum dibine ışık vermez: Makam mevki sahibi kişiler, yabancılara yaptıkları iyilikleri kendi yakınlarına göstermezler.
Mum yanmayınca pervane dönmez: Güzel ortaya çıkmayana kadar taliplileri görünmez.
Müft olsun da zift olsun: Bazı kişiler bedava olduğu için yenmeyecek şeyleri yerler, beş para etmeyen şeyleri alırlar.
Mühür kimde ise Süleyman odur: Bir işte kime yetki verilmişse söz onda biter, onun buyruğu geçer.
Mürüvvete endaze olmaz: Yiğit olmanın, mert ve iyiliksever olmanın bir ölçüsü olamaz. Kişi, ne kadar mert ve cesur olursa o kadar değerlidir.